26 Haziran 2012 Salı

Gelsin Topuklular, Gitsin Topuklular

Yanımdakilerin boyunu bahane edip de giyemediğim bir özlemdir bnm için topuhlu ayakkabı. Aslında kibar ve cici görünmek için acıya gerek olmadığını düşünüyorum. Gerçi iskelet olduğumdan gök yüzüne hasret kalmış çubuk krakerin dibini sulamışlar gibi hissediyorum. Neysem bunlar Nike'in dişi gökdelenleri:D





25 Haziran 2012 Pazartesi

Babeto Bilbao

Bonjour aleyküm:D Bu emektar babetimi Semmma bacımın güzel düşüncesi ile yenileme operasyonuna tabi tuttum. Babetin üstüne adını bilmediğim içiçe geçen düğmelerden yapıştırdım. Fiyonkun altına da aynı düğmenin eşini diktim. Sıkıldım mı tipini hemencik değiştirebiliyorum. Siz de deneyin:D   


Mutluluk Nerede Saklı?

Hep şikayetçi, hep bıkkınmış... Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler... Saklayalım zor bulsunlar... Zor buldukları için belki kıymetini bilirler, diyerek başlamışlar tartışmaya... Sorun büyükmüş... Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü... Kimisi: "Everest'in tepesine saklayalım" demiş, kimisi: " Atlas Okyanusu'nun dibine." Taç Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası... Bir hastanenin doğum odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi... Pek çok yer düşünmüşler ma hiçbiri yeterince zor gelmemiş...
Derken meleklerden biri "İÇLERİNE SAKLAYALIM" demiş... "Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!" İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış...  
Cengiz Erşahin



22 Haziran 2012 Cuma

Aramızdaki Mahsuuun Falcı

Weblog Sözlük'teki aziz yazarlardan birisi ne hikmet ise davşan fotosu istemiş. Haydi o zaman "Havuçların Gücü adına" başlayalım:D


Ortadaki kızgın davşan 'Davşan Konseyi Başkanı' sanırsam. İki tarafındakiler de yardımcıları. 





19 Haziran 2012 Salı

Çakma Bebüş

Bu Rus abila (Valeria Lukyanova) böyle çakma ifadesiz bir bebüş olsun diye 249 defa ameliyat olmuş. Valla ya sponsoru var yada kocası estetik cerrahı bence. Çünkü millet parası yüzünden apandisini içine çekiyor. Bir de bu kadar ameliyat sırasında güme gitmemiş.  






Ablaya bir de ruh takviye etselermiş iyimiş;D

Tutankamon Mirası

Bu adını koyamadığım obje Firavun Tatankamon'un hazinesinden bana miras kalmış:D 



Kendilerine ve Aba vü ecdadına selamlarımı sunduktan sonra Mısır'daki tarihi objelerden esinlenerek zamanında elimi korkak alıştırmadan yaptığım bir obje olduğunu belirtmek isterim. Rengini uydurmak için turkuza, beyaz, yeşil ve Alzheimer'im coşmadıysa azcık lacivert ile elde etmiştim. Süngerle ponponladım. Üstündeki desenler de stencil. 


Kendime saklarım diye düşündüğüm ender objelerdendi. Ama ve lakin ki öyle olmadı. Dedemize sahip çıkamadım:-(

Gel Vatandaş Geeel Takıntıya Gel;-)

Semmma'ya paslanan mimi kendi üzerime aldım. Boyu kısa geldiği için hemencik geri verdim desem de siz inanmayın:D Hala üstümde duruyor.
Neysem, takıntı, psikolojik deli sayılmadığım ender konulardan birisidir sanırsam. Ama dikensiz çiçek nasıl olamıyorsa, "takıntısız Fateme de olmaz" demiş idi şairim;-)


Doz aşımı olmasa da az biraz simetri hastası sayılırım. Örneğin cüzdanımdaki harcayarak bile düdük çalamadığım mal ve hizmetlerin değişim aracı bankotlar Mohaç Meydan Muharebesi'ndeymiş gibi birbirlerinin arkasının kollayarak aynı hedefe odaklanıp kokoşlar gibi kıvırtmadan düz üstü aynı tarafa bakmalılar.


Dolabımdaki askıların soru işaretli Tenten kafaları dolabın içine doğru rahat etmeli. Ya da yamuk çerçeveler ruhumun içindeki gizli inşaat mühendisini tatlı rüyasının ortasında uyandırabilir. Düzenli bir insan olmadığımı söylersem taacüb etmeyin (bkz: kaşları alnın ortasına kadar havalandıran duygu) çünküm termodinamik yasalarından Düzensizlik Kuralı beni izleyerek uydurulmuş. 


Bir yazarın sayfaların kalbinde saklı olan düşünceleri ne kadar sıkıcı gelirse gelsin okumaya başladığım bir kitabı bitirmeden kitap tavizi yapamıyorum (bkz: okuma durağı). 
"Neden" sözcüğünün "sebep" anlamını sırtına yüklenip taşıması yine içimdeki tenha yerlerde kış uykusunda bekleyen Kelime Hakları Savunucusu'nun yüzüne bir kova su dökerek uyandırıyor.  
Son olarak "BEN SANA SÖYLEMİŞTİM" cümlesini kullanan Felaket Kahinlerine sonsuz gıcıklarımı sunuyorum. 

18 Haziran 2012 Pazartesi

Bir Safranbolu Masalı

Slm ehali:D Hafta sonu beni çooo helecandıran bir geziciks yaptım. Yukarıdan ne kadar nazlı ise, aşağıdan bir o kadar canlı bir yer olan BEYAZ Safranbolu'ya ayak basma şansına nail oldum gitti. Buram buram tatlı tarih kokan, kaymaklı huzur dolu bir yaşam alanı. Crocus sativus'un serotonin etkisi hala bütün ruhumda break dansı yapıyor. Lokum yemekten şeker komasının eşiğine kadar gidip son virajda dönüverdim;-) Karlı halini de görmek isterim (beni gezdirmeye meraklı olanlara duyulur:D kendi kendime gaz veriyorum yani, bnm şairim bu durumu anlatmak için "kendi kendine lokum ısmarlamak" diyor;-)). Çooo cimroşka olmama rağmen çektiğim bir kaç fotoğrafı sizinle paylaşıyorum:D   







15 Haziran 2012 Cuma

"Bugün Neler Öğrendik mi?:D"

Bak postacı geliyor... Semmma tostum baa soru sormuş "bugün neler öğrendin neler???"  (http://fiyuvfit.blogspot.com/2012/06/bugun-neler-ogrendik-mimi.html):
Basit bir zorunlu sorumluluk trafik sigortası yüzünden bir çok saatimi infaz etmem gerektiğini öğrendim mesela:-( Gerçi bu derste kıdemli sayılırım; bir seferinde aynı sigortayı yenilemek için gittiğim sigorta şirketindeki abla ısrarla vergi kimlik numarama göre erkek olduğumu iddia ediyordu!!! Neredeyse kendim bile şüpheleniyordum "neyim ben la" diye;-)


İki günlük Safranbolu tatilinin bile içimi kiraz kiraz yaptığını öğrenmişem ağam:D İçimdeki yarım akıllı küçük bebüş çooo adrenalinzede;-) 
Köpek öldüren sıcakta bile kafein aşkının insanı çay içmeye zorladığını ögrendim bi de. Sonrazığıma ayakkabıların beni ne kadarrr çooo sevdiklerini bi kez daha şahit oldum. Renkli renkli ayakkabılar "beni al" diye aklımı çelmeye çalışıyorlar hep:D Dondurmanın sadece mideye değil ruhu da beslediğini anladım yine de. Hele Bonibon'lu olursa:-) 


Şincik aklıma (bendekine akıl denebilirse tabi:D) gelenler bu kadar.         

14 Haziran 2012 Perşembe

Dostluk Hakkında

Dost dediğin acı söylediğinde bile lafına çiçek balı katandır. "Sen ne yaparsan yap ben hep arkandayım" diyerek sana gaz vereceğine, ruhun her cızzz dediğinde başını çevirip yanında gördebildiğindir. Sırf o mutlu olsun diye Türkan Şoray prensiplerinden vazgeçebildiğindir (bunlara öpüşme dahil değil ammma:D). Sen SİNCAP, o CİVCİV olsanız bile yan yana gururla dakikalarını paylaştığındır. Birinin kanadı yaralandığında gerektiğinde yara bandı gerektiğinde de gök yüzünün tasviri olabildiğinizdir. "Psikopata bağlanırem ulen" dediğinde Cipralex'i olduğundur. Sana uzak olsa bile kalbi senin kalbinle sınırdaş olandır. "Dostluklar farklılıklara rağmen güzel". "Yoksa kendi kendimizi sevip dururduk" diyor narin ruhlu şairim:D     






13 Haziran 2012 Çarşamba

"İçimdeki Ses/Sesler"

Semmma ve Ebola "söyle bakem içindeki ses nedir?" demişler. İşte bunu yapmayacaktınız. "Deliyi dürtmek tehlikeli ve yasaktır" demişti şairim;-) 
Sanırsam içimde baskın ses tonu Ban Ki-moon ve Annan dedeciklerine ait. İkisi de tenor ne yazıkki. İkisi bir konuştu mu, ooo deli pazarına dönüyooor içim (öyle bir yer var mı hakkatan?;-)):D Dünya cennetin aynası olsun, herkes sahip oldukları ile yetinsin, herkesin bir popisi olsun da falan da filan:D 




Onlara göre herkesin hakkı hak, bnm haklarım ise bostan patlıcanının "F"'si;-) Haklar alınmak üzere sıra bekleselerdi, kesinlikle kendi haklarım yaşları tutmadığı için sıraya bilem girmezlerdi. O derece hak perestim yani:D 


İkinci sıradaki ruh tonum; Donkişot'un:-( Ah gardeş ah. Yarama duz bastın ah:-( Yok efendim kimsenin içinde uykuya dalmış bir cenever yok da, herkes aslında bir melek de, insanlar seni doygun maltoz solüsyonu zannedene kader yardım et de, yardım ettiğin insan kılıklı organizmalar elini mi ısırdı kesin açtır onlar uydurmasdyonları da, neler neler... İyimserliğin aşırı pik yaptığı için grafikten çıkmış hali:D       

  
Bazen de içimde asırda bir uyanan Behzat Ç. abi diyor ki: "Spongebob gibi git ruhun için bir Sponge Bright alıver, ruhunun arkasına yapıştır". Gerektiğinde insanlara bir paspaslı "HAYIR" diyebil. "Ben de insanım uleeen" de kaşlarını Acıların Çocuğu Emrah gibi yokuş aşağı yaparaktan:D "Beni de bir anne doğurdu". "Ketonik bakiyeler sonucunda bağırsaktan çıkan bir kimyasal ürün değilim" de. "Oğlum bak gittt" de:D




Ama yiyor mu? Noççç ciks:-( Baştaki üçlünün sesi öyle cam bardak kırıcı ki "Behzat mı Ç.?" diyerekten ses kim vurduya gidiyor:D 
Bir de baş hayalperest Cedrico Bilbao çok gevezeşko. Bir tek çinli sevgilisi eksik:-) Kitap okudu mu oradaki bütün karakterleri görmüş, bütün anlatılan yerleri gezmiş gibi oluyor. Daha fazla anlatmayayım "psikopata bağlandı" derler. Çokkk da umrumdaydı:D  


Bu arada termodinamiğin üçüncü yasasından ilham alan kalbimin Tahrir Meydanı'na çıkan peacemaker hücrelerinin sesini unutmamak lazım:D Hiç bir Maestro onları ritme getirememiştir. Her biri farklı bir nağme çalar. Haydi li li li li li li li yar haydi .... ;-) 


Bunlar dışında kargaşa içinde algılanmayan nice farklı desibelli sesler var içimde ama ve lakin ki öyle değildir;-)
Şincik ben size sorayım; Hayatınızın şarkısı ve müzik aleti nedir? Cevaplarsanız sevindirik sonu olurum:D Sevgiler.            

12 Haziran 2012 Salı

Ebola Mim Nokta;-)

Ebola beni mimlemiş sağ olsun var olsun (http://marble24.blogspot.com/2012/06/mim-icimizdeki-ses.html);-) İlk evvela çooo kucak dolusu teşekkürler ederim:D Normalde içimde isyanlar, şenlikler, onlar bunlar var ama nedense bir iki gündür ruhum çıtsız! Belki de hibernasyona girmiştir. İçimdeki geveze ses verir vermez hemencik pastaya parmak basarım;-) Nedir bendeki bu bi kaç günlük pasata aşkı onu da anlamış değilim!!! Anlayan anlamayana anlatsa da kimse cehaletin karanlığında kalmasa:D Temam temam sustu ben:D    



11 Haziran 2012 Pazartesi

Erlenmayer mi Pasta?

Bu pasta bnm gibi yürüyen mikroplara gelsin;-) Doğum günümde bana böyle bir pasta yapana " very big cat youuu" derim. Sözzz mi?:D 


10 Haziran 2012 Pazar

Benzemez Kimse Sana, Tavrına Hayran Olayım


Hayatımın gerçek Ban Ki-moon'u, onu her gördüğümde Siğirt fıstığı gibi ağzımın teee dibine kadar (desem de siz inanmayın. Ağzım topu topu iki santim açılıyor. O yüzden diş hekimine gitmekten nefretler ediyorum;-)) gülerek açılmasını sağlayan, kalbimin camlarından birisi çatladığında varlığıyla titrek umutsuzluğun içeriye sızmasını engelleyen, babaların en baba babası babamın babalar günü (biraz daha zorlasam aynı cümlede bin beş yüz "baba" kelimesini tekrarlama rekorunu kırabilirim:D) pembe, şekerli ve kutlu olsun;-)
Diğer bütün babaların da babalar günü şimdiden yani bir hafta öncesinden kutlu ve mutlu olsun. 



8 Haziran 2012 Cuma

Meyve mi PastaII?

Bu meyve pastasını(ya da kek mi desem) da bir başkasının sevimli büyük şefi yapmış herhalde. Nette dalmaca oynarken buldum;-) Ahududunun altındaki sarı dombiliks meyve ne acaba?


4 Haziran 2012 Pazartesi

Meyve mi PastaI?

Geçen hafta hayatımın Seda'sının yeryüzüne geliş yıl dönümünü kutladıydık. Bnm gibi zevksiz olmayan büyük büyük büyük şef züper üstü bir meyve pastası yapmıstı:D Erkeklerin zevksiz ve duygusuz olduğunu söyleyenleri bir kere daha düşünmeye davet ediyorum. Aha bu da davetiyesi:-) Dadından yenmez:-) İyi ki hayat bizi tanıştırdı Seda Ablazığım:D Hayatınızdan meleklerin kanat sesleri eksik olmasın. 




3 Haziran 2012 Pazar

Haydi Kirazlarrr Podyuma:D

Kiraz yaz meyvelerinin fafori Miss Fruitti'si bence. Kırmızının pürüzsüz bir kıyafete bürünmesi ancak bu kadar tatlı ve ruh okşayıcı olabilir. Önemli olan sen ve ben mutlu olması değil dese de şair, her kiraz yediğimde içim kiraz kiraz oluyor:D Midemdeki bütün hücreler "Disko disko partizani" diyerekten kimus sıvısına katkıda bulunuyorlar. Bu çok amaçlı, yarayışlı, değişimliklerle dolu meyve sepetini mumla eskitme tekniğini ilk defa kullandığımda yapmıstım. Haydi sen de dene. Elini korkak alıştırma:-)     




Açılııınnn



Hayatımızda çoğu zaman insanlığımızı acelemize kurban ediyoruz:-( Örneğin metrobüse binerken peşinden aslan analrın takip ettiği hiyararşik(bkz:salatalık turşusundaki fermentasyon düzeni!!!) sığır sürüsünden farksızız(birazcık acımasız mı oldu? Ama ve lakinki yarası olan yara bandı kullanır:D)! Nice dirsekler karın boşluğundaki organlarla buluşmuştur. Nice ayaklar büyük küçük demeden birbirlerini pestilleştirmiştir. Ama sıra konuşmaya geldi mi hepimiz birer sosyal bilimler profesörü, birer psikolog kılığına bürünürüz. İşte bnm şairirm bu durumdaki insan kılıklı canlılara "aslan donu giymiş tilki!" diyor.
İnsanlığımızı saniyeler yüzünden ayaklar altında alacağımıza, daha erken uyanıp saniyeleri bedavadan satın almamız daha mantıklı değil mi? İnsanlık buna değmez mi?    

26 Haziran 2012 Salı

Gelsin Topuklular, Gitsin Topuklular

Yanımdakilerin boyunu bahane edip de giyemediğim bir özlemdir bnm için topuhlu ayakkabı. Aslında kibar ve cici görünmek için acıya gerek olmadığını düşünüyorum. Gerçi iskelet olduğumdan gök yüzüne hasret kalmış çubuk krakerin dibini sulamışlar gibi hissediyorum. Neysem bunlar Nike'in dişi gökdelenleri:D





25 Haziran 2012 Pazartesi

Babeto Bilbao

Bonjour aleyküm:D Bu emektar babetimi Semmma bacımın güzel düşüncesi ile yenileme operasyonuna tabi tuttum. Babetin üstüne adını bilmediğim içiçe geçen düğmelerden yapıştırdım. Fiyonkun altına da aynı düğmenin eşini diktim. Sıkıldım mı tipini hemencik değiştirebiliyorum. Siz de deneyin:D   


Mutluluk Nerede Saklı?

Hep şikayetçi, hep bıkkınmış... Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler... Saklayalım zor bulsunlar... Zor buldukları için belki kıymetini bilirler, diyerek başlamışlar tartışmaya... Sorun büyükmüş... Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü... Kimisi: "Everest'in tepesine saklayalım" demiş, kimisi: " Atlas Okyanusu'nun dibine." Taç Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası... Bir hastanenin doğum odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi... Pek çok yer düşünmüşler ma hiçbiri yeterince zor gelmemiş...
Derken meleklerden biri "İÇLERİNE SAKLAYALIM" demiş... "Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!" İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış...  
Cengiz Erşahin



22 Haziran 2012 Cuma

Aramızdaki Mahsuuun Falcı

Weblog Sözlük'teki aziz yazarlardan birisi ne hikmet ise davşan fotosu istemiş. Haydi o zaman "Havuçların Gücü adına" başlayalım:D


Ortadaki kızgın davşan 'Davşan Konseyi Başkanı' sanırsam. İki tarafındakiler de yardımcıları. 





19 Haziran 2012 Salı

Çakma Bebüş

Bu Rus abila (Valeria Lukyanova) böyle çakma ifadesiz bir bebüş olsun diye 249 defa ameliyat olmuş. Valla ya sponsoru var yada kocası estetik cerrahı bence. Çünkü millet parası yüzünden apandisini içine çekiyor. Bir de bu kadar ameliyat sırasında güme gitmemiş.  






Ablaya bir de ruh takviye etselermiş iyimiş;D

Tutankamon Mirası

Bu adını koyamadığım obje Firavun Tatankamon'un hazinesinden bana miras kalmış:D 



Kendilerine ve Aba vü ecdadına selamlarımı sunduktan sonra Mısır'daki tarihi objelerden esinlenerek zamanında elimi korkak alıştırmadan yaptığım bir obje olduğunu belirtmek isterim. Rengini uydurmak için turkuza, beyaz, yeşil ve Alzheimer'im coşmadıysa azcık lacivert ile elde etmiştim. Süngerle ponponladım. Üstündeki desenler de stencil. 


Kendime saklarım diye düşündüğüm ender objelerdendi. Ama ve lakin ki öyle olmadı. Dedemize sahip çıkamadım:-(

Gel Vatandaş Geeel Takıntıya Gel;-)

Semmma'ya paslanan mimi kendi üzerime aldım. Boyu kısa geldiği için hemencik geri verdim desem de siz inanmayın:D Hala üstümde duruyor.
Neysem, takıntı, psikolojik deli sayılmadığım ender konulardan birisidir sanırsam. Ama dikensiz çiçek nasıl olamıyorsa, "takıntısız Fateme de olmaz" demiş idi şairim;-)


Doz aşımı olmasa da az biraz simetri hastası sayılırım. Örneğin cüzdanımdaki harcayarak bile düdük çalamadığım mal ve hizmetlerin değişim aracı bankotlar Mohaç Meydan Muharebesi'ndeymiş gibi birbirlerinin arkasının kollayarak aynı hedefe odaklanıp kokoşlar gibi kıvırtmadan düz üstü aynı tarafa bakmalılar.


Dolabımdaki askıların soru işaretli Tenten kafaları dolabın içine doğru rahat etmeli. Ya da yamuk çerçeveler ruhumun içindeki gizli inşaat mühendisini tatlı rüyasının ortasında uyandırabilir. Düzenli bir insan olmadığımı söylersem taacüb etmeyin (bkz: kaşları alnın ortasına kadar havalandıran duygu) çünküm termodinamik yasalarından Düzensizlik Kuralı beni izleyerek uydurulmuş. 


Bir yazarın sayfaların kalbinde saklı olan düşünceleri ne kadar sıkıcı gelirse gelsin okumaya başladığım bir kitabı bitirmeden kitap tavizi yapamıyorum (bkz: okuma durağı). 
"Neden" sözcüğünün "sebep" anlamını sırtına yüklenip taşıması yine içimdeki tenha yerlerde kış uykusunda bekleyen Kelime Hakları Savunucusu'nun yüzüne bir kova su dökerek uyandırıyor.  
Son olarak "BEN SANA SÖYLEMİŞTİM" cümlesini kullanan Felaket Kahinlerine sonsuz gıcıklarımı sunuyorum. 

18 Haziran 2012 Pazartesi

Bir Safranbolu Masalı

Slm ehali:D Hafta sonu beni çooo helecandıran bir geziciks yaptım. Yukarıdan ne kadar nazlı ise, aşağıdan bir o kadar canlı bir yer olan BEYAZ Safranbolu'ya ayak basma şansına nail oldum gitti. Buram buram tatlı tarih kokan, kaymaklı huzur dolu bir yaşam alanı. Crocus sativus'un serotonin etkisi hala bütün ruhumda break dansı yapıyor. Lokum yemekten şeker komasının eşiğine kadar gidip son virajda dönüverdim;-) Karlı halini de görmek isterim (beni gezdirmeye meraklı olanlara duyulur:D kendi kendime gaz veriyorum yani, bnm şairim bu durumu anlatmak için "kendi kendine lokum ısmarlamak" diyor;-)). Çooo cimroşka olmama rağmen çektiğim bir kaç fotoğrafı sizinle paylaşıyorum:D   







15 Haziran 2012 Cuma

"Bugün Neler Öğrendik mi?:D"

Bak postacı geliyor... Semmma tostum baa soru sormuş "bugün neler öğrendin neler???"  (http://fiyuvfit.blogspot.com/2012/06/bugun-neler-ogrendik-mimi.html):
Basit bir zorunlu sorumluluk trafik sigortası yüzünden bir çok saatimi infaz etmem gerektiğini öğrendim mesela:-( Gerçi bu derste kıdemli sayılırım; bir seferinde aynı sigortayı yenilemek için gittiğim sigorta şirketindeki abla ısrarla vergi kimlik numarama göre erkek olduğumu iddia ediyordu!!! Neredeyse kendim bile şüpheleniyordum "neyim ben la" diye;-)


İki günlük Safranbolu tatilinin bile içimi kiraz kiraz yaptığını öğrenmişem ağam:D İçimdeki yarım akıllı küçük bebüş çooo adrenalinzede;-) 
Köpek öldüren sıcakta bile kafein aşkının insanı çay içmeye zorladığını ögrendim bi de. Sonrazığıma ayakkabıların beni ne kadarrr çooo sevdiklerini bi kez daha şahit oldum. Renkli renkli ayakkabılar "beni al" diye aklımı çelmeye çalışıyorlar hep:D Dondurmanın sadece mideye değil ruhu da beslediğini anladım yine de. Hele Bonibon'lu olursa:-) 


Şincik aklıma (bendekine akıl denebilirse tabi:D) gelenler bu kadar.         

14 Haziran 2012 Perşembe

Dostluk Hakkında

Dost dediğin acı söylediğinde bile lafına çiçek balı katandır. "Sen ne yaparsan yap ben hep arkandayım" diyerek sana gaz vereceğine, ruhun her cızzz dediğinde başını çevirip yanında gördebildiğindir. Sırf o mutlu olsun diye Türkan Şoray prensiplerinden vazgeçebildiğindir (bunlara öpüşme dahil değil ammma:D). Sen SİNCAP, o CİVCİV olsanız bile yan yana gururla dakikalarını paylaştığındır. Birinin kanadı yaralandığında gerektiğinde yara bandı gerektiğinde de gök yüzünün tasviri olabildiğinizdir. "Psikopata bağlanırem ulen" dediğinde Cipralex'i olduğundur. Sana uzak olsa bile kalbi senin kalbinle sınırdaş olandır. "Dostluklar farklılıklara rağmen güzel". "Yoksa kendi kendimizi sevip dururduk" diyor narin ruhlu şairim:D     






13 Haziran 2012 Çarşamba

"İçimdeki Ses/Sesler"

Semmma ve Ebola "söyle bakem içindeki ses nedir?" demişler. İşte bunu yapmayacaktınız. "Deliyi dürtmek tehlikeli ve yasaktır" demişti şairim;-) 
Sanırsam içimde baskın ses tonu Ban Ki-moon ve Annan dedeciklerine ait. İkisi de tenor ne yazıkki. İkisi bir konuştu mu, ooo deli pazarına dönüyooor içim (öyle bir yer var mı hakkatan?;-)):D Dünya cennetin aynası olsun, herkes sahip oldukları ile yetinsin, herkesin bir popisi olsun da falan da filan:D 




Onlara göre herkesin hakkı hak, bnm haklarım ise bostan patlıcanının "F"'si;-) Haklar alınmak üzere sıra bekleselerdi, kesinlikle kendi haklarım yaşları tutmadığı için sıraya bilem girmezlerdi. O derece hak perestim yani:D 


İkinci sıradaki ruh tonum; Donkişot'un:-( Ah gardeş ah. Yarama duz bastın ah:-( Yok efendim kimsenin içinde uykuya dalmış bir cenever yok da, herkes aslında bir melek de, insanlar seni doygun maltoz solüsyonu zannedene kader yardım et de, yardım ettiğin insan kılıklı organizmalar elini mi ısırdı kesin açtır onlar uydurmasdyonları da, neler neler... İyimserliğin aşırı pik yaptığı için grafikten çıkmış hali:D       

  
Bazen de içimde asırda bir uyanan Behzat Ç. abi diyor ki: "Spongebob gibi git ruhun için bir Sponge Bright alıver, ruhunun arkasına yapıştır". Gerektiğinde insanlara bir paspaslı "HAYIR" diyebil. "Ben de insanım uleeen" de kaşlarını Acıların Çocuğu Emrah gibi yokuş aşağı yaparaktan:D "Beni de bir anne doğurdu". "Ketonik bakiyeler sonucunda bağırsaktan çıkan bir kimyasal ürün değilim" de. "Oğlum bak gittt" de:D




Ama yiyor mu? Noççç ciks:-( Baştaki üçlünün sesi öyle cam bardak kırıcı ki "Behzat mı Ç.?" diyerekten ses kim vurduya gidiyor:D 
Bir de baş hayalperest Cedrico Bilbao çok gevezeşko. Bir tek çinli sevgilisi eksik:-) Kitap okudu mu oradaki bütün karakterleri görmüş, bütün anlatılan yerleri gezmiş gibi oluyor. Daha fazla anlatmayayım "psikopata bağlandı" derler. Çokkk da umrumdaydı:D  


Bu arada termodinamiğin üçüncü yasasından ilham alan kalbimin Tahrir Meydanı'na çıkan peacemaker hücrelerinin sesini unutmamak lazım:D Hiç bir Maestro onları ritme getirememiştir. Her biri farklı bir nağme çalar. Haydi li li li li li li li yar haydi .... ;-) 


Bunlar dışında kargaşa içinde algılanmayan nice farklı desibelli sesler var içimde ama ve lakin ki öyle değildir;-)
Şincik ben size sorayım; Hayatınızın şarkısı ve müzik aleti nedir? Cevaplarsanız sevindirik sonu olurum:D Sevgiler.            

12 Haziran 2012 Salı

Ebola Mim Nokta;-)

Ebola beni mimlemiş sağ olsun var olsun (http://marble24.blogspot.com/2012/06/mim-icimizdeki-ses.html);-) İlk evvela çooo kucak dolusu teşekkürler ederim:D Normalde içimde isyanlar, şenlikler, onlar bunlar var ama nedense bir iki gündür ruhum çıtsız! Belki de hibernasyona girmiştir. İçimdeki geveze ses verir vermez hemencik pastaya parmak basarım;-) Nedir bendeki bu bi kaç günlük pasata aşkı onu da anlamış değilim!!! Anlayan anlamayana anlatsa da kimse cehaletin karanlığında kalmasa:D Temam temam sustu ben:D    



11 Haziran 2012 Pazartesi

Erlenmayer mi Pasta?

Bu pasta bnm gibi yürüyen mikroplara gelsin;-) Doğum günümde bana böyle bir pasta yapana " very big cat youuu" derim. Sözzz mi?:D 


10 Haziran 2012 Pazar

Benzemez Kimse Sana, Tavrına Hayran Olayım


Hayatımın gerçek Ban Ki-moon'u, onu her gördüğümde Siğirt fıstığı gibi ağzımın teee dibine kadar (desem de siz inanmayın. Ağzım topu topu iki santim açılıyor. O yüzden diş hekimine gitmekten nefretler ediyorum;-)) gülerek açılmasını sağlayan, kalbimin camlarından birisi çatladığında varlığıyla titrek umutsuzluğun içeriye sızmasını engelleyen, babaların en baba babası babamın babalar günü (biraz daha zorlasam aynı cümlede bin beş yüz "baba" kelimesini tekrarlama rekorunu kırabilirim:D) pembe, şekerli ve kutlu olsun;-)
Diğer bütün babaların da babalar günü şimdiden yani bir hafta öncesinden kutlu ve mutlu olsun. 



8 Haziran 2012 Cuma

Meyve mi PastaII?

Bu meyve pastasını(ya da kek mi desem) da bir başkasının sevimli büyük şefi yapmış herhalde. Nette dalmaca oynarken buldum;-) Ahududunun altındaki sarı dombiliks meyve ne acaba?


4 Haziran 2012 Pazartesi

Meyve mi PastaI?

Geçen hafta hayatımın Seda'sının yeryüzüne geliş yıl dönümünü kutladıydık. Bnm gibi zevksiz olmayan büyük büyük büyük şef züper üstü bir meyve pastası yapmıstı:D Erkeklerin zevksiz ve duygusuz olduğunu söyleyenleri bir kere daha düşünmeye davet ediyorum. Aha bu da davetiyesi:-) Dadından yenmez:-) İyi ki hayat bizi tanıştırdı Seda Ablazığım:D Hayatınızdan meleklerin kanat sesleri eksik olmasın. 




3 Haziran 2012 Pazar

Haydi Kirazlarrr Podyuma:D

Kiraz yaz meyvelerinin fafori Miss Fruitti'si bence. Kırmızının pürüzsüz bir kıyafete bürünmesi ancak bu kadar tatlı ve ruh okşayıcı olabilir. Önemli olan sen ve ben mutlu olması değil dese de şair, her kiraz yediğimde içim kiraz kiraz oluyor:D Midemdeki bütün hücreler "Disko disko partizani" diyerekten kimus sıvısına katkıda bulunuyorlar. Bu çok amaçlı, yarayışlı, değişimliklerle dolu meyve sepetini mumla eskitme tekniğini ilk defa kullandığımda yapmıstım. Haydi sen de dene. Elini korkak alıştırma:-)     




Açılııınnn



Hayatımızda çoğu zaman insanlığımızı acelemize kurban ediyoruz:-( Örneğin metrobüse binerken peşinden aslan analrın takip ettiği hiyararşik(bkz:salatalık turşusundaki fermentasyon düzeni!!!) sığır sürüsünden farksızız(birazcık acımasız mı oldu? Ama ve lakinki yarası olan yara bandı kullanır:D)! Nice dirsekler karın boşluğundaki organlarla buluşmuştur. Nice ayaklar büyük küçük demeden birbirlerini pestilleştirmiştir. Ama sıra konuşmaya geldi mi hepimiz birer sosyal bilimler profesörü, birer psikolog kılığına bürünürüz. İşte bnm şairirm bu durumdaki insan kılıklı canlılara "aslan donu giymiş tilki!" diyor.
İnsanlığımızı saniyeler yüzünden ayaklar altında alacağımıza, daha erken uyanıp saniyeleri bedavadan satın almamız daha mantıklı değil mi? İnsanlık buna değmez mi?    

.

 
blogger template by arcane palette